27 Eyl Mavi Dolunay
Mavi Ay (Mavi Dolunay) 31 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşecek. Adından dolayı Ay’ın mavi renkte görüneceğini düşünmemelisiniz. Dünya’da meydana gelen volkanik patlamalar ve orman yangınlarının sebep olduğu toz bulutlarının hareketi nedeniyle mavi ve tonlarında gözüken Dolunay, geçmiş yüzyıllardan bu yana bu şekilde Mavi Ay olarak tanımlanmıştır. Volkanik patlamalar ve orman yangınları dolunayın öncesine denk gelen ülkelerde dolunay dönemlerinde ayın rengi farklı görünür.
Mavi ayın önemi ise;
Her ay bir dolunay yaşarız. Toplamda bir yılda 12 dolunay gerçekleşir. Aynı ay içerisinde iki dolunay gerçekleşmesine ise mavi ay denir. O yıl içinde 13 Dolunay yaşamasına sebep olur. Bu yıl 1 ve 31 Ekim’de yaşanacak olan dolunay bu nedenle mavi ay denilen durumu yaşatacak. Az görülen bir durum değildir. Yaklaşık 2 yıl 7 ayda bir tekrarlanır. Fakat her zaman her ülke gözlemleyemez çünkü dolunayın oluşum saati nedeni ile bazı ülkeler aynı anda bir sonraki aya girmiş olacaklarından aynı ay içinde iki dolunayı izlemeleri mümkün olmaz.
Bazı kesimler o yıl 13 dolunay gözlenmesini uğursuzluk olarak sayarlar. Malum 13 rakamının uğursuzluğu ile alakalı birçok kehanet bulunur ve buna inanan insan sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur.
Kısaca Mavi dolunayı özetledikten sonra Mundane yani dünya astrolojisi olarak uyarılarımı yapmak istiyorum.
1 ve 31 Ekim arası gökyüzü dünyadaki büyük bir depremi, Tsunamiyi, volkan patlamalarını, yangınları ve yönetime baş kaldırışlar konusunda uyarıcı nitelikte.
Mars koç burcunda Jüpiter ve Satürn gezegeni ile bu şekilde bir açıyı 22 Mayıs ve 27 Mayıs 1960 yılında yapmıştır. Üstelik Pluto gezegeninin içinde olmadığı bir açıdır. Pluto ne demek? Kısaca yer altı kaynaklarını da gösterir yasal olmayan toplulukları da simgeler.
Ekim ayındaki gezegen konumlarının 1960 Mayıs ayından daha zorlu durumda olduğunu söylemek zorundayım.
1960 22 Mayıs günü Şili 9.5 şiddetinde bir depremle sarsılmış ve bilinen en büyük deprem olarak kayıt altına alınmıştır.
1960 27 Mayıs günü ülkemiz açısından olanları ise biliyoruz.
Yıllardır tüm yazılarımda yardımlaşma konusunda herkesi uyarmaya çalışıyorum.
Birbirimizi ötekileştirmeden kabul etmekten, saygı duymaktan söz ediyorum.
Şu an ki yönetimi veya daha önceki liderleri beğenmiyor olabilirsiniz. Saygı çerçevesinde eleştirmek vatanını seven herkesin en tabi hakkıdır.
Ama başımızda bir devletin olması ve kanunların yürümesi her zaman önceliğimiz olmalıdır.
Pandemi sebebi ile hastalık ve ölümler bir yandan vururken birçok kişinin geliri azaldı veya tamamen sıfırlandı.
Diğer yandan bir kesim insanların aşırı harcamalarını halkın gözüne sokması ekmek derdine düşen insanların çabuk kışkırtılmasına sebep olabilir.
Bu nedenlerden ve gökyüzünün uyarıları eşliğinde elinizi taşın altına sokmalısınız diye yıllardır uyarmaktayım. Kanunsuz olan her şeyin karşısında da durmamız gerekir.
Komşu ülkelerdeki savaş halinde olan ülkelere bakmalı ve o hale nasıl geldiklerini mantık çerçevesinde değerlendirmeliyiz.
Yugoslavya nasıl bölündü bir düşünün bakalım. Yüz ölçümü olarak kocaman bir coğrafya iken minik ülkeler oluşturuldu ve bazı ülkeler ellerini ovuşturdu. Küçücük bir ülkeyi kontrol altında tutmak büyük bir ülkeyi kontrol altında tutmaktan çok daha kolaydır.
Irak, Suriye, Mısırda da emellerine ulaşan dış güçler ölen insanlara bir rakam ötesinde bakmadı ve kazançlarının hesaplarını yaptılar.
Birlik ve beraberliğimizi sağlamlaştırmanın tüm yollarını el birliği içinde bu süreçte bulmamız gerekir.
Her şeyin bir sadakası var, ilmin de kazandığınız paranın da siz bolluk içindeyken aç yatana duyarsız kalırsanız cezanız büyük olacaktır.
İyilik yapmak, güzel sözler söylemek, dua etmek, zor durum yaşayan birini o dertten kurtarmak hepimizin boynunun borcu bunu unutmayalım.
Demet Hoşman